Bu Blogda Ara

Namaz Kılarken Dikkat Edilmesi Gerekeler... Prof.Dr.M.Cevat AKŞİT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Namaz Kılarken Dikkat Edilmesi Gerekeler... Prof.Dr.M.Cevat AKŞİT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Şubat 2016 Pazartesi

Namaz

Namazın Hükmü: Namaz; akıl baliğ olan erkek ve kadın her mümine farzdır.
Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

"Namazı gereği gibi kılın. Muhakkak namaz, mü minlere belirli zamanlarda yapılması gereken bir farzdır."
(Nisa: 103)

"Namazı kıl! Zira namaz, hertürlü hayasızlıktan, fenalıktan korur."
(Ankebut: 45)

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"İslâm beş temel üzenine kuruldu. Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek, ramazan orucunu tutmak."
(Buhari)

NAMAZIN FAZİLETİ
Namazın faziletini anlamak için aşağıdaki hadis-i Şerifleri okumak yeterlidir.
Câbir (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Muhakkak namazın terki, insan için küfürve şirk arasında bir durumdur."
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)

Büreyde (r.a)den Rasulullah (s.a.s)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Münafıklarla bizim aramızdaki ahit namazdır. Bunun için kim namazı terkederse muhakkak kâfir olmuştur.
(Tirmizi, İbni Mace, Nesei, Hakim, Ahmed)
Tirmizi ve Hakim bu hadis için sahih dediler.

 İbni Mesud (r.a) şöyle dedi:
Rasulullah (s.a.s)e: "Allahın en çok sevdiği amel hangisidir?" diye sordum.
"Vaktinde kılınan namaz"karşılığında bulundu.
(Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi)

Amr İbni Said (r.a) şöyle demiştir:
"Hiç bir müslüman yokturki, namaz vakti gelince abdestini güzelce alıp, rüku ve huşuunu tam manasıyla yerine getirerek namazını kılsın da bu namaz kebairden olmayan geçmiş günahlarına keffaret olmasın. Ve bu keffaret hadisesi ömrü boyunca devam edip gider."
(Müslim)


 FARZ OLAN NAMAZLAR
Farz olan namazlar beş vakittir. Bunlar sırasıyla şöyledir:
1) Sabah Namazı,
2) Öğle Namazı,
3) İkindi Namazı,
4) Akşam Namazı,
5) Yatsı Namazı.
Enes (r.a) demiştir ki:
"Rasulullah (s.a.s)e Miraç gecesinde elli vakit namaz farz kılındı. Sonra, azaltılarak beşe indirildi.
Bundan sonra da Allah tarafından şöyle bir ses geldi:"
"Ey Muhammed! Bende söz ve hüküm asla değiştirilmez (size farz olan namaz beş vakittir.) Ve bu beş vakit namaz karşılığında sana elli vakit namaz sevabı vardır."
(Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei)

 FARZ OLAN NAMAZLARIN VAKTİ

1 - Sabah namazının vakti; tan yerinin ağarması demek olan ikinci fecrin doğmasından başlayarak güneşin doğmasına kadar devam eder.
Cibril (a.s)ın Rasulullah (s.a.s)e imamlık ettiğine ilişkin, hadise göre Cibril (a.s) sabah namazını birinci günde tan yerinin ağarmasıyla, ikinci günde de ortalık tamamen ağarıp güneş doğmak  üzereyken kıldırmış ve sonra:
"Bu iki vakitin arası, şenin ve senin ümmetin için sabah namazının vaktidir" demiştir.
(Ebu Davud, Tirmizi, Malik, Nesei, Ahmed)
Tirmizi, İbni Hibban ve Hakim bu hadis için sahih dediler.

Yalancı fecir denilen ve dikine yükseldikten sonra tekrar kaybolup yerine zifiri bir karanlık basan beyazlığa itibar olunmaz.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Ne Bilâl’in ezanı ve ne de dikine yükselen beyazlık sizi aldatmasın. Fecir; ancak, ufuk üzerinde genişleyen beyazlıktır."
(Müslim, Nesei, Ahmed)

2- Öğle namazının vakti; güneşin tepeden sağa doğru kaymasıyla başlar. Herşeyin gölgesi bir katı kadar olunca öğle namazının vakti bitmiş olur.
Cibril (a.s) öğle namazını birinci günde güneşin sağa doğru kaymasıyla birlikte kıldırmıştır.
(Nesei, Malik, Ahmed)’Sahih senedle.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Öğle namazını havanın serinleştiği vakte bırakın. Zira, sıcağın şiddeti cehennemin savurduğu yakıcı nef esindendir."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)
Arabistanda sıcağın şiddeti, herşeyin gölgesi bir katı oluncaya dek sürer.

3- İkindi namazının vakti de; öğle namazı vaktinin bitmesiyle başlar ve güneş batıncaya dek devameder.
Rasulullah (s.a.s):"Kim ki ikindi namazından bir rekâta güneş batmadan yetişirse ikindi namazına yetişmiş olur" buyurmuştur.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbni Mace)

4- Akşam namazının vakti de güneş batınca başlayıp şafak kayboluncaya kadar sürer.
Rasulullah (s.a.s) şöyle, buyurdu:
"Akşamın vakti; güneşin kaybolup şafağın yok olduğu zamana kadardır."
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Şafak ise kırmızılıktır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Şafak kırmızılıktır. O kaybolunca namaz vacip olur."
(Dare Kutni, Malik)
Beyhaki bu hadis için mevkuf dedi.

5 - Yatsı namazı ise akşam namazı vaktinin bitmesi ile başlar, ikinci fecrin doğumuna kadar devam eder. Aişe (r.a)’dan; Rasulullah (s.a.s)in gecenin çoğu gittiği zaman yatsı namazı kıldığı rivayet edildi.
Ebu Hureyre (r.a) ise; Rasulullah (s.a.s)in yatsı namazını gecenin yarısına kadar geciktirdiğini rivayet etti.
İbni Ömer (r.a)da; Rasulullah (s.a.s)in yatsı nama zını gecenin üçte biri geçmeden önce kıldığını rivayet etti.
(Bu rivayetler Sahih-i Müslimde geçmektedir.)

Bütün bu rivayetlerden anlaşılıyor ki; yatsı namazını kılmak için en güzel vakit gecenin üçte biri geçmeden öncedir. Yatsı namazının kılınması en fazla bu vakitte sevaptır. Gece yarısı kılınan yatsı namazı bundan daha az sevaptır. Sevap bakımından en az olan yatsı namazı ise gecenin çoğu geçtikten sonra kılınan dır.

 NAMAZ KILMAK MÜSTEHAP (DAHA SEVAP) OLAN VAKİTLER

1- Sabah namazını güneş doğmadan önce ortalığın iyice aydınlandığı zamanda kılınma sı müstehaptır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Sabah namazını güneşin ışığı yayılmaya başladığı zaman kılınız. Çünkü bu vakitte kılmakta daha çok sevap vardır."
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, Ahmed)
Tirmizi ve İbni Hibban bu hadis için sahih dediler.

2- Öğle namazını, yazın havanın biraz serinlemesi ne kadar tehir etmek, kışın da ilk vakitlerde kılmak müstehaptır.
Ebu Hureyre (r.a)den Rasulullah (s.a.s)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Sıcaklık fazlalaştığı zaman öğle namazını serinletiniz. (Daha serin zamana erteleyiniz )., Çünkü, hararetin şiddeti, cehennem sıcağının yayılmasından ileri gelir."
(Buhari, Müslim)
Rasulullah (s.a.s) öğle namazını kış aylarında erken kılar, yaz aylarında ise serinliğe bırakırdı.
(Buhari)

3 -  İkindi namazında da bekleyip güneşin rengi sararmak üzere iken kılmak müstehaptır.
‘Güneşin sararması, ona bakan kimsenin gözlerinin kamaşmayacağı bir duruma gelmesi demektir ki, ikindi namazını bu vakitten sonraya bırakmak mekruhtur.
Ziyad b. Abdullah (r.a) şöyle rivayet etti:
 "Büyük mescidde Ali (r.a)nün yanında oturuyorduk. Müezzin gelip dedi ki: "Ey müminlerin emiri! Namaz vakti geldi. Ali (r.a): "Otur" dedi. Bir müddet sonra bu müezzin tekrar gelerek Ali (r.a)ye: "Namaz vakti geldi" dedi. Ali (r.a) bunu duyunca: "Bu bize sünneti öğretiyor" dedi. Sonra kalktı, ve bize ikindi namazını kıldırdı. Sonra daha önce oturduğumuz yere döndük. Güneşin batışını bekledik. O zaman güneşe rahatlıkla bakabiliyorduk."
(Hakim "Müstedrek inde ve Dare Kutnide) Hakim bu hadis için sahih dedi.

4 - Akşam namazını erken kılmak müstehaptır.
Enes b. Malik (r.a)nün şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasulullah (s.a.s) ile akşam namazını kılar, sonra ok atardık, okun düştüğü yeri görürdük."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, İbni Mace)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Ümmetim akşam namazını yıldızların doğup birbirine karışmasına bırakmadıkça iyilik içindedirler."
(Ebu Davud, Hakim, İbni Mace) Hakim bu hadis için sahih dedi.

5- Yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmek müstehaptır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: "Ümmetime meşakkat vermekten korkmasaydım yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmelerini emrederdim."
(Tirmizi, İbni Mace) Tirmizi bu hadis için Hasen, Sahih dedi.

6- Kapalı hayalarda bütün namazlar ihtiyaten geç kılınmalıdır. Çünkü vakit çıktıktan sonra kılınan namaz her ne kadar kaza ise de sahihtir. Fakat vakit girmeden kılınan namaz fasittir.

 NAMAZ KILMANIN CAİZ OLMADIĞI ZAMANLAR

1 - Güneşin doğuş ve batışı esnasında ve de zeval vaktinde (yâni; güneşin en tepede olduğu zaman) namaz kılmak, tilavet secdesi yapmak, cenaze namazı kılmak caiz olmaz.
Rasulullah (s.a.s); güneş doğarken yükselinceye kadar, tepede iken sağa doğru kayıncaya kadar ve batarken de tam batıncaya kadar olmak üzere üç vakitte bizi namaz kılmaktan ve ölülerimizi kaldırmaktan nehyederdi.
(Müslim, Nesei, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)

2 - Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar ve ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar nafile namaz kılmak mekruhtur. Bu iki Vakitte kaza veya cenaze namazını kılmada ve tilavet secdesini yapmada herhangi bir sakınca yoktur.
Amr b.. Abese (r.a) şöyle demiştir:
Rasulullah (s.a.s)e: "Ey Allahın Rasulü! Gecenin hangi vakti duanın kabulüne en uygundur?" diye sordum. Rasulullah (s.a.s): "Gecenin son boşluğudur. Bunun için dilediğin namazı kıl. Çünkü bu zamanda namaz melekler tarafından görülür ve büyük sevab yazılır. Bundan sonra sabah namazını kılarsın. Sonra güneş doğup bir veya iki mızrak miktarı yükselinceye kadar nafile namaz kılma. Çünkü güneş, şeytanın boynuzları arasında doğar ve kâfirler bu zamanda güneşe taparlar. Bundan sonra yine mızrağın gölgesi kendisine eşit oluncaya kadar kıl. Çünkü bu zaman da melekler tarafından görülür ve büyük sevab yazılır. Bundan sonra yine kılma. Çünkü bu zamanda cehennem pek şiddetli yakılır ve kapıları açılır. Güneş zevalden kaydığı zaman da ikindiye kadar dilediğin namazı kıl. Çünkü namaz bu zaman da melekler tarafından görülür. Sonra yine güneş batıncaya kadar kılma. Çünkü güneş şeytanın boynuzları arasında batar. Kâfirler de bu zamanda güneşe taparlar."
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)

3 - Tan yeri ağardıktan sonra iki rekattan fazla sünnet kılmak mekruhtur.
Rasulullah (s.a.s); tan yeri ağardıktan sonra sabah namazlığın iki sünnetinden fazla nafile kılmamıştır.
(Buhari, Müslim)

- İki namaz, ne yolculukta ne de ikâmette tek bir vakit içinde birleştirilemez. Arafatta; öğle ile ikindinin, Müzdelife de; akşam ile yatsının beraber kılınması bu hüküm dışındadır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
 "Şüphesiz ki namaz müminler üzerine belli vakitlerde farz kılınmıştır."

 (Nisa: 103)

9 Ekim 2015 Cuma

Cuma Hutbesi - Namaz Diriliştir

Kardeşlerim! Ayeti kerimelerde Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Müminler kurtuluşa ermiştir; onlar, namazlarını huşu içerisinde kılarlar; anlamsız, yararsız şeylerden uzak dururlar; zekâtı verirler; iffetlerini korurlar… Emanetlerine ve ahidlerine sadakat gösterirler; namazlarına titizlikle devam ederler. İşte onlar, ebedi kalacakları Firdevs cennetlerine varis olanlardır.” 1

Hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Her kim beş vakit namazı, Allah rızası ve ibadet bilinciyle rükuları, secdeleri, abdest ve vakitlerine riayet ederek kılarsa cennete girer.”2

Aziz Müminler Namaz, müminin Allah’a yönelişinin en somut göstergelerinden biridir. Namaz, vahyin bütün süreçlerinde yer alan ve her peygamberin davet ettiği ortak bir ibadettir. Peygamberler, bu nadide ibadetle ümmetlerine örnek olmuştur. “Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle.”3 yakarışıyla İbrahim Halilullah’ın Rabbine niyazıdır namaz. “Yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl!”4 diyen Lokman (a.s)’ın hikmetli sözünde müşfik bir babanın evladına nasihatidir namaz. “Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.”5 ilahi emrine muhatap olan Musa (a.s) için Allah’ı anmak ve O’na kul olmaktır namaz. “Nerede olursam olayım yaşadığım sürece Allah bana namazı emretti.”6 diyen İsa (a.s)’ın vazgeçilmezidir namaz.

Kerim Kitabımızın, “De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”7 âyetiyle Efendimiz (s.a.s)’in şahsında tüm müminlerden istenen ihlas, samimiyet, Allah’a adanmışlık ve teslimiyetin bir nişanesidir namaz.


Kardeşlerim! Müminler olarak bizim dirilişimizdir namaz. Günde beş defa Rabbimizin huzuruna ayrı bir heyecan ve muhabbetle çıkar, O’ndan namaz vasıtasıyla yardım isteriz. Namazla arınır, tazelenir ve güçleniriz. Biliriz ki; en hayırlı amellerimizden birisi, vaktinde kıldığımız namazımızdır.8 Ve namazımız, bizleri her türlü kötülük ve günahtan koruyan kalkanımızdır. Yine biliriz ki; ahirette ilk sualimiz namazımızdan olacaktır.9 Bu yüzden, Kerim Kitabımızın pek çok ayetinde övülen namaz ehlinden olmak için gayret gösteririz. Riya ve gafletten alıkoymayan, kötülüklere karşı bize kalkan olmayan namazdan Allah’a sığınırız.

Aziz Kardeşlerim! Efendimiz (s.a.s), namazı “gözünün nuru”10 , “cennetin anahtarı”11 olarak nitelendirmiştir. Namaz, her daim onun hayatının merkezinde yer almıştır. O, ruhunu teslim ederken dahi ümmetine namazı vasiyet etmiştir. Öyleyse bizler, onun bu vasiyetini tekrar tekrar hatırlayarak ibadet hayatımızı şöyle bir gözden geçirelim. Kendimize şu soruları bir soralım: Namazımız, bizim gözümüzün nuru mu? Hakikaten Yüce Rabbimize bizi bağlayan miracımız mı? Namazımız, yaratılışımızdaki hikmet ve amacı bize hatırlatan bir zikir mi? Dünyanın türlü çıkmazlarında, buhranlarımızda bir sığınağımız mı namazımız? Namazımız, gündelik hayatta bir şekilde kirlenen, yıpranan ruhumuz için bir arınma ve durulma vesilesi mi? Namaz, hayatımızın kalbinde mi? Kalbimiz namazda mı? Yokluğunda namaza derinden bir özlem duyup, varlığında namazla hasret giderebiliyor muyuz? Meşru bir mazeretimiz olmaksızın ertelediğimiz, ihmal ettiğimiz, terk ettiğimiz namazımız yüreğimizde bir sızı, bir nedamet, bir kasvet oluşturuyor mu? Bizim namazı, namazın bizi terk etmesinden endişeleniyor muyuz?

Kardeşlerim! Unutmayalım ki; namazlarımız kurtuluşumuzdur. Yeter ki bizler, namazı Rabbimizin emrettiği, Efendimiz (s.a.s)’in öğrettiği şekilde eda edelim. Namazın ruhuyla dirilelim, ruhlarımızı namazla yüceltelim. Camilerimizi, evlerimizi, gönül sarayımızı namazlarımızla mamur kılalım.

Kıymetli Kardeşlerim! Diyanet İşleri Başkanlığımız, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın bu seneki temasını “Cami ve Namaz” olarak belirlemiştir. Hafta boyunca düzenlenecek çeşitli etkinliklerle dinimizin direği, miracımız, Rabbimize vuslatımız olan namaz ibadetinin ve camilerin hayatımızdaki önemi, yüksek bir sesle dile getirilecektir. Genç-yaşlı, büyükküçük, kadın-erkek tüm kesimlere, tüm kardeşlerimize namaz ve caminin hayat veren ikliminde buluşmak için yeni bir davette bulunulacaktır. Bu vesileyle söz konusu haftanın hayırlara vesile olmasını, minarelerimizden yükselen yüce daveti ve namazın aydınlığını ülkemizin üzerinden eksik etmemesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Hutbemi şu ayet-i kerimenin meali ile bitirmek istiyorum: “Öyle müminler vardır ki, onları ne ticaret, ne alışveriş Allah’ı anmaktan, namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz.”12 Muhterem Müminler. Önümüzdeki Pazar günü Diyanet İşleri Başkanımızın katılımıyla Fatih Camii’nde sabah namazını müteakip “Camii Genç Buluşması”, öğle namazını müteakip ise Süleymaniye Camii’nde “Camiler Haftası Açılış Programı” yapılacaktır. Tüm halkımız davetlidir.

1 Mü’minûn, 23/1-2.
2 İbn Hanbel, IV, 266.
3 İbrahim, 14/40.
4 Lokmân, 31/17.
5 Tâhâ, 20/14.
6 Meryem, 19/31.
7 En’âm, 6/162.
8 Buhârî, Tevhid, 48.
9 Nesâî, Muhârebe, 2.
10 Nesâî, Işratü'n-Nisâ, 1
11 Tirmizî, Tahâret, 1.
12 Nûr, 24/37.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

11 Şubat 2015 Çarşamba

Prof.Dr.M.Cevat AKŞİT Hocaefendi - Namaz Kılarken Dikkat Edilmesi Gerekeler...



 Ma'dan İbnu Ebî Talha el-Ya'merî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın azadlısı Sevbân (radıyallâhu anh)'a rastladım. Kendisine:
"Bana bir amel söyle de onu yapayım. Allah da onun sayesinde beni cennetine koysun" dedim. -Veya şöyle demişti: "Dedim ki: "..Allah nezdinde en hayırlı ameli bana bildir."- Sevbân sükut etti. Sonra ben tekrar aynı şeyi sordum. O yine sükut etti. Ben üçüncü sefer sordum. Sonunda dedi ki:
"Aynı şeyleri ben de Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)a sormuştum. Bana şu cevabı vermişti:
Çokça secde yapman gerekir. Zîra sen secde ettikçe, her secden sebebiyle Allah dereceni artırır, onun sebebiyle günahını döker." Ma'dan der ki: "Sonra Ebu'd-Derdâ'ya geldim. Aynı şeyi ona da sordum. O da Sevbân'ın bana söylediğinin aynısını söyledi."


Müslim, Salât 225, 226, (488, 489). Nesâî, Tatbik 81; Tirmizî, Salât 169, (388); İbnu Mâce, İkâmet 201, (1422-1424).

İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İkindi namazını kaçıran bir insanın (uğradığı zarar yönünden durumu), malını ve ehlini kaybeden kimsenin durumu gibidir."

Buhârî, Mevâkît 14; Müslim, Mesâcid 200, (626); Muvatta, Vukütu's-Salât 21, (1,11,12); Ebü Dâvud, Salât 5, (414, 415); Tirmizî, Salât 128, (175); Nesâî, Salât 17, (1, 238).

Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ezanı işittiği zaman kim: "Allâhümme Rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmme ve's-salâti'I-kâime âti Muhammedeni'I-Vesîlete ve'I-fadîlete veb'ashu makâmen mahmüdeni'Ilezî va'adtehu. (Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi! Muhammed'e‚ Vesîle'yi ve fazîleti ver. O'nu, va'adettiğin -bir rivayette va'adettiğin üzere- makam-ı Mahmüd üzere ba's et (dirilt)" derse, ona Kıyâmet günü mutlaka şefaatim helal olur."

Buhârî, Ezân 8; Ebü Dâvud, Salât 28, (529); Tirmizî, Salât 157, (211); Nesâi, Ezân 38, (2, 26); İbnu Mâce, Ezârı 4, (722).

Hz. Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Müezzin, "Allahu ekber Allahu ekber" deyince sizden kim samimiyetle, "Allahu ekber Allahu ekber" derse, sonra müezzin: "Eşhedu en lâ ilâhe illallah" deyince, "Eşhedu en lâ ilâhe illallah" derse; sonra müezzin: "Eşhedü enne Muhammeden ResüIuIIah" deyince, "Eşhedü enne Muhammeden ResüIuIIah" derse; sonra müezzin: "Hayye aIa's-salât" deyince "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah" derse; sonra müezzin: "hayye aIa'I-felâh" deyince, "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" derse; sonra müezzin: "AIIahu ekber Allahu ekber" deyince, "AIIahu ekber AIIahu ekber" derse; sonra müezzin: "Lailâhe iIlaIIah" deyince "Lâilahe iIlallah" derse cennete girer."

Müslim, Salât 12, (385); Ebü Dâvud, Salât 36, (527).

Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Fâtihâ-i şerîfe süresini okumadan namaz kılarsa bilsin ki bu namaz nâkıstır -bu sözü üç kere tekrarladı- eksiktir."
Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh)'ye:
"Biz imamın arkasında bulunuyorsak (ne yapalım)?" diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi:
"Yine de içinden oku. Zîra ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim:
"Allah Teâlâ hazretleri (bir hadîs-i kudsîde) buyurdu ki: "Ben kırâati kulumla kendi aramda iki kısma böldüm, yarısı bana ait, yarısı da ona. Kuluma istediği verilmiştir: Kul: "EI-hamdülillâhi Rabbi'I-âlemîn. (Hamd alemlerin Rabbine aittir)" deyince, Azîz ve Celîl olan Allah: "Kulum bana hamdetti!" der. "er-Rahmânirrahîm" deyince, AIIah: "Kulum bana senâda bulundu" der. "Mâlikî yevmiddîn (âhiretin sahibi)" deyince,

Allah: "Kulum beni tebcîl ve ta'zîz etti (büyükledi)" der. "İyyakena'budü ve iyyakenestain (yalnız sana ibâdet eder, yalnız senden yardım isteriz)" deyince, Allah: "Bu benimle kulum arasında bir (taahhüddür). Kuluma istediğini verdim" der. "İhdina s-sırâta'I-müstakîm sırâtallezîne en amte aleyhim gayr'il-mağdübi aleyhim ve Ia'ddallîn. (Bizi doğru yola sevket, o yol ki kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoludur, gadaba uğrayanların ve dalâlete düşenlerin değil)" dediği zaman, Allah: "Bu da kulumundur, kuluma istediği verilmiştir" buyurur."



Video: Prof.Dr.M.Cevat AKŞİT ( Gaye Vakfı )

Araştırma ve Yazar: Fatih Akgül