Bu Blogda Ara

Fidan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fidan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mart 2015 Perşembe

Tabiatı ve Çevreyi Koruma İslâmi Bir Görevdir. 5. Son Bölüm Peygamber Efendimizin Tavsiyeleri

Bismillahirrahmanirrahim

Peygamber Efendimiz ağaç dikimine ve korunmasına çok önem vermişler, bizzat kendi mübarek elleriyle hurma ağaçları dikmişler ve ümmetini buna teşvik ederek şöyle buyurmuşlardır:

إِنْ قَامَتِ السَّاعَةُ وَبِيَدِ أَحَدِكُمْ فَسِيلَةٌ فَإِنِ اسْتَطَاعَ أَنْ لاَ يَقُومَ حَتَّى يَغْرِسَهَا فَلْيَفْعَلْ

“Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir hurma dalı bulunur da, kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse mutlaka onu diksin, bırakmasın.”(16)



مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا ، أَوْ يَزْرَعُ زَرْعًا ، فَيَأْكُلُ مِنْهُ طَيْرٌ أَوْ إِنْسَانٌ أَوْ بَهِيمَةٌ ، إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ

“Herhangi bir Müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de ondan insan, kuş kurt yerse mutlaka onun için bu bir sadaka olur.”(17).

“Ağaç diken hiç bir kimse yoktur ki Allah o kimseye diktiği ağaçtan çıkan meyve ve diğer faydaları kadar sevap vermesin.”(18).


“Kim bir ağaç diker de büyüyüp meyve verinceye kadar bakımını yaparsa elde edilen her meyvesi Allah katında onun için sadaka olur.”(19).

Sevgili Peygamberimiz ormanların tahrib edilmesinin, gereksiz ağaç kesilmesinin büyük günah olduğuna işaret ederek: “Kim yolcuların ve hayvanların gölgelendiği bir ağacı boşuna ve lüzumsuz olarak keserse, Allah onu başaşağı Cehenneme atar.” buyurmuştur. (20).

Ağaçlarımızı, ormanlarımızı lüzumu halinde kesip yararlanabiliriz, tabii yerlerine yenilerini dikmek şartı ile. Peygamber Efendimiz bu konuda da bize örnek olmuş, kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmesini emretmiştir. Şöyle ki, Medine’nin uzak bir yöresini kesime açmış, fakat ağaç kesmek isteyenlerin, yerine yenisini dikmelerini şart koşmuştur. Belâzûrî “Fütûhu’l-büldân” isimli eserinde şöyle rivayet eder:

Resûlullah (s.a.v.) Zî-Kard gazvesinden dönerken Zuraybu’ttavil’e geldiğinde Ensardan Benî Hârise’ler ona:

“- Ey Allah’ın Resûlu! Burası bizim deve ve koyunlarımızın otlağıdır, kadınlarımızın çıkacakları yerlerdir.” dediler. Onlar bu sözleriyle el-Gâbe’nin yerini yani ormanlık olacak yeri kasdediyorlardı. Bunun üzerine Allah Resûlu:

“Bir kimse buradan bir ağaç keserse bunun karşılığı olmak üzere bir ağaç diksin.” diye emretti. Bu emir üzerine ağaçlar dikildi. Bunun bir sonucu olarak burası bir orman haline geldi, el-Gâbe/ormanlık adıyla anıldı.” (21).

Hz. Ömer de ormanların korunmasına çok önem verirdi. Şöyle ki: Ziyad, Osman b.Maz’un’un azatlısıydı. Maz’un ailesinin Herre’deki toprağı, bu azatlıların idaresinde idi. Ziyad diyor ki: Ömer b.Hattab abasıyla başı örtülü olarak bazen gün ortasında benim yanıma gelir, yanımda oturur, benimle konuşur, ben ona salatalık ve sebze ikram ederdim. Ömer günlerden bir gün bana:

“- Yerinden ayrılma, ben seni buraların idaresine memur ettim. Medine etrafındaki ağaçları koparmaya, kesmeye müsaade etme. Her hangi bir kimse ağaçlara dokunursa, o kimsenin ipini, baltasını al.” dedi. Ben:

“- Elbisesini de alayım mı?” dediğimde, Ömer:

“- Elbisesine dokunma.” dedi. (22).

Bütün bu izahlardan anlaşılmaktadır ki çevrenin temiz tutulmasına, yeşilin ve ormanların korunmasına büyük önem vermektedir. Hatta islam alimleri ekin ve ağaçların susuz ve bakımsız bırakılmasının mekruh olduğunu söylemişlerdir(23)











16- Ahmed b.Hanbel, Müsned, III, 184, 191.
17- Tecrid-i Sarih Tercemesi, VII, 120.
18- Ahmed b.Hanbel, Müsned, V, 415.
19- Ahmed b.Hanbel, Müsned, V, 374.
20- Ebû Dâvud, Edeb, 158-159.
21- Belâzûri, Fütûhu’l-büldân (Çev., Zâkir Kadri Ugan) İst., 1955, s.15.
22- Belâzûrî, a.g.e., s.12-13.
23- Vehbe Zuheylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, (terc. Ekip), X, 77.

Kaynak: http://www.islamdahayat.com/

Yazar: Dr. Durak PUSMAZ
Haseki Eğitim Merkezi Müdürü

17 Mart 2015 Salı

Tabiatı Ve Çevreyi Koruma İslâmi Bir Görevdir 2.Bölüm Çevre

Bismillahirrahmanirrahim

Çevre

Çevre geniş kapsamlı bir kelimedir. Çevre denilince ilk akla gelen canlı ve cansız varlıklarıyla insanı kuşatan tabii ortamdır.

İçerisinde yaşadığımız mesken, meskenimizi çevreleyen avlu, bahçe, cadde ve sokaklar, etrafımızda bulunan dağlar, denizler, ovalar, dünyamızı kuşatan atmosfer… Evet, bütün bunlar çevre kavramının içerisine girer, çevrenin birer parçasıdır.

Günümüzde bütün dünyada gündemde olup üzerinde çok konuşulan ve insanoğlunu rahatsız eden en önemli sorunlardan biri de çevre kirliliğidir.

Nedir çevre kirliliği? İçerisinde yaşadığımız tabiatın, tabii çevrenin dengesinin çevreden katılan birtakım maddelerle bozulması; hava, toprak ve suların kirlenmesi, insan ve diğer canlılar için zararlı hale gelmesidir.

Çevre kirliliğinin önlenmesi ve temiz bir çevreye sahip olunması insanlık için, hatta bütün canlılar ve dünyamız için hayat önem arz etmektedir. Zira insanoğlu çevre ile içicedir. Çevremizi iyi korumadığımız zaman hayatımızı sıhhat ve afiyet içerisinde devam ettirmemiz zorlaşır.

Çevreyi insanlar kirletmektedir. Dünyamızdaki ve denizlerdeki kirlenme ve bozulmanın sebebi insanlardır. Buna Kur’an-ı Kerim’de şöyle işaret edilir:

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِى النَّاسِ لِيُذِيقَهُمْ بَعْضَ الَّذِى عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

“İnsanların kendi elleriyle kazandıkları yüzünden karada ve denizde bozulmalar ortaya çıktı.”(8).



Güzel bir çevre denilince akla iki şey gelir. Bunlardan biri temizlik, diğeri de yeşilliktir. Yüce dinimiz ikisine de büyük önem vermektedir ve insanların çoğunu bunların kıymetini bilememekte. 

Görgü kurallarından uzak, her şeyi ben biliyorum sezisi ve bununla beraber gelen egoluk bize çevremizi ve çevremizde olan biteni bize göstermiyor. Yere atılan bir izmaritten ne olacak diyen zihniyetlerin çoğaldığı bu zamanlarda çevremizi kirletenleri uyaralım, bizlerde bu konularda hassas olalım.


8- Rûm Sûresi: 30/41.




2.Bölümün Sonu

Kaynak: http://www.islamdahayat.com/