Bu Blogda Ara

Dünya Bize Biz Birbirimize Emanetiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya Bize Biz Birbirimize Emanetiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Nisan 2021 Çarşamba

Sıradan Dünya

 Bugün kendi hayatımdan enstantaneler  yazacağım size, Muhtemelen sizinkine yakın daha çok beni hayatta şaşırtan, önemsediğim veya önemsemediğim alıntılar.

4O Yıllık hayatın kendine geldiğin andan itibaren anlatmaya ne satır ne zaman yeter ama aklımdan hiç çıkmayan düşüncelerden inan bende net ne yazacağımı bilmemekle beraber kendimi muhakeme edercesine buradan yazmış olacağım.

Benim en küçük kardeşim benden 8 yaş küçük belkide 10, zeka olarak 20 yaş küçük!

Nasıl bir itham değil mi? Tabi ki bu tabir söz konusu olmaz!

Kardeşim ilk evliliğinde arabamı satmak zorunda kaldım, Satmadan öncede ona memlekete benim arabayla gidersin muhabbeti çıktı söz vermiş olduk, Neyse kız isteme muhabbetine köye gitmeye 15 gün kala, sattığım arabanın üstüne biraz daha para koyarak güzel bir araba alırım düşüncesi ile başladım araba aramaya acele işe şeytan karışır sözünü dikkate alın mutlaka, arabayı daha hiç kullanmadan uzun yola gideceği için servise verdim, Bilirsiniz serviste sadece sizin bahsettiğiniz tamirler yapılmaz ekstre sorunlar çıkar ve yaptırmak zorunda kalırsınız.

Velhasıl yeni aldığım arabayı 10 günlüğüne kardeşciğime verdim, 1 gün dahi bende kalmadan verdim, hem de seve seve, Geldik düğün güne dedik ki altın az gelir yüksek para takalım tabi şimdiki altınla ogünün parası arasın 10 kat oynadı, Eski gelinimizide kendimizden bildik bradere ne taktıysak onada aynısı taktık, 

Eski gelinimiz bize hep böcek gibi bakardı, Biz daha mahalle takımına girememişken o kendini üst şampiyonlar liginde görürdü, Allah süper kupa oynamayı nasip etsin.

Dedik ya sıradan dünya, olaylar tamamen karşı tarafın işinin güzelliğini ve rahatlığını ön plana çıkartacak hamleler, Bunlar gibi dahası vardır ama Allah'da ayetlerinde senin benim hakkında söyledikleri açık, İnsan kendini bunlara göre kıyaslayarak yaşamalı, Nankörlüğe düşecek adımlardan kaçınmalı.

İnsanların 100 kişi öldürenide en masumuda her konuda kendini haklı çıkarır, Kardeşim en son eşimi bana şikayet ettiğinde yine alttan alarak, sen kusuruna bakma büyüklüğünü gösterdim ama hatanın büyüğünü yapmışımda haberim yokmuş, 

Eşimle tartışma konusu pandemiden dolayı çocuklara virüs bulaşır bulaşmama endişesi, Sonuç 45 gün sonra kardeşim kayınpederini virüsten hayatını kaybetti, Allah rahmet eylesin. Kardeşime Allah en kısa zamanda akıl fikir versin.

Sinirlendiğim insanların beni kızdırma sebepleri  belli, 

Mesela çalışma arkadaşlarımdan bir kaçı Fatih dengesiz der, Farklı değimlerde bulunanlarda var Kendi dengeleri düşünmezler veyada kendilerini sorgulamazlar Bunu söyleyen insanlara karşı birşey demiyorum sadece gülüyorum  içimden kendimi ve onların düşünlerini sorgularken İnşallah bana laf söyleyen abiler ablalar kardeşlerin evlerinin bir odasında Allah'la baş başa bol bol kalıyor kendini gözden geçiriyordur diye dua ediyorum. İnanın bir gramdan daha az kötü düşünce içinde bulunmuyorum, Selamda vermiyorum, Mecburiyetten iletişim içinde bulunduğumuzda olması gereken davranışlarla iletişimde samimiyeti şımarıklık zannetmemeleri için işimi bitirip ayak altından çekiliyorum. 

İnsanlar kendilerini iyi gösterecek bir çok konuyu düşünürken sizi malzeme olarak kullanır, İnanın bunu yaparken kendini haklı çıkaracak düşünceleri kendine inandırır. Kendini iyi pazarlamakla yaptıkları işler arasındaki duruş ve işlev size doğruları kişinin yapısını gösterir.

Ben kafası okşanarak büyüyen sevilen bir çocuk olmadığım için veya oğlum nasılmış acaba bir arayalım soralım demedikleri için insanların bu tip davranışları beni üzmüyor.

Sıradan dünya demedik boşuna, arkadaşlar arasında evini açan sofrasına davet edenlere hassas davranırım ama onlar bunu bir çırpıda yok ederler, Örneğin bir arkadaşıma 1500-1200-3000 ayrı zamanlarda borç verdim, 1500 liranın 300 lirasını 100 er lira olarak çocuklarına hediye almasını istedim, 3000 lirayı gönderirken yine 3 çocuk için 100 er lira eksik gönder dedim eksik geldi 1200 lirayı gönderdiğinde birşey demedim bana dediği şeye şok olacaksınız 3,60 liralık eft tutarlarını senden keseceğim haberin olsun diyor. 2 ayda 600 hediye verdiğim hediyeye karşılık 7.2o kuruşun düşündürdüklerine bakar mısınız, Şaka şaka desede insanın resmini çizer bu düşünce.

Parmakla gösterilen, ahlaki yönden tertemiz bildiğim çocuk bir gece yarısı Fatih abi sigara param yok para göndersene der.

Birinin 6 aylık faturasını ödersin, borcunu verdikten sonra selam vermez, Bu durumda esasında şöyle gelişti, Arkadaşın yeni çocuğu olacaktı, Eşi çalışıyorken hamile kaldı, eşi bu devirde sigortasızdı, eşinin sosyal haklarını yaptırması için fikir verdim, doğum oldu neyse çocuk parası felan derken 1 sene sonra 7 aylık birikmiş fatura gösterdi bana, Dedim ki niye ödemedin dedim abi valla çocuklar evde aç dedi, Yazdığımda bir gram abartı yok, Çocuklar evde aç demesine bir gram inanmadım ama evde bebek olduğundan faturalarını ödedim 7. Faturaya param yetmedi, Abi bende Kalan tutar kadar var ben öderim dedi, Evde çocuklar hani açtı?! 

Bu zavallı zihniyetin evi kira değil, Kapının önünde arabası var. Çocuk parası ile yatacak odası almış ama evde çocuklar aç. Allah rızası için bana selam verme dedim, Allah yolunu açık etsin.

Bir işi yaparken nefsin verdiği ben yaptım ben ettim ben yaparım ederim düşüncesi ile değil Allah rızası için yaptım. Yinede ne yaparsalar yapsınlar Allah için düşünerek hareket ederim, Kardeşimin yarım akıllığı veya kör düşünceler içinde olması, arkadaşlarımın dalındaki elma değil ağacı bize ver demesi bunların hiç biri sorun değil, Nefsimin hadi oradan dediklerine hatta küfür ettiklerime dahi kısacası Bana karşı yapılan herne olursa olsun burda başı çeken köklerimizin sağlam olmamasına sebep olanlar dahil Allah için yapabileceklerim varsa Allah'ım bana burada yardım etsin ki işlerinde yardımcı olabileyim.

Sıradan dünyalık, Bu tip şeylere isim veremiyorum, ama insanların size dengesiz veya sizi adam yerine koymamaları bu kardeşinizde ablanızda olsa, bu dünyada karşınıza çıkacak her türlü insan zavallı bilgiye aç edepten gerçekten yoksun, kıymet bilmeyen türde olabilir,  Can sıkmayın Allah'la baş başa kalın. hiçbirşey yapmanıza gerek yok, gözünüzü tv odaklasınızda Allah'la başbaşa kalın.

Bu kadar insan enstantanesi yeter,  

Allah karşımıza sevdiği kulları çıkarsın, Çıkarsın ki ne tür insanları seviyormuş daha iyi anlayalım ve sevelim.


Değerli dostlar, yukarıdaki yazılan hikayelerin tamamı gerçek, gram uydurma yok, Allah'a bol bol dua ediyorum bizi doğru yoluna iletsin doğru insanlarla ona ulaşalım,

Dünyanın gayesi para kazanmak değil, Sizi en çok gördüğünüz iki hayvanın Allah katından yaratılış ve duruş şekliye hikayeyi sonlandıralım.

Kedi ve Köpek: En sadık sizce hangisi ?


Köpek değil mi? Köpeğin sahibine karşı sadık olmasının birinci nedeni fıtrat gereği ve gelen yiyeceği sahibinden bilir, önüne bir kap koyduğunuzda asla unutmaz ve sizi koruma iç güdüsü besler.


Kedi öyle değildir, siz bir kap versenizde o size dönüp bakmaz, Nankör kedi tabirilerini yerine getirir çünkü kedi köpek gibi rızkın sahibini Ev sahibi değil Allah olduğunu bilerek davranır. Yani kediye siz bak sana yemek veriyorum haddini bil desenizde o buna aldırış etmez.


Benim hayatım mükemmelin m harfine yaklaşamaz, öyle bir lüxs hayatı yaşamak gibi derdimizde yok derdimiz ahlaki, Bu tip insanları karşımıza çıkaran Allah, Selam vermeyen kardeşi, seni sömüren arkadaşı, çapsız komşunu senin karşına çıkaran Allah, Sen burada tefekkür ederek önce kendini tanıyarak adımlar atacaksın. 3 kuruşluk dünyada 10 kuruşun olup olmaması mühim değil VARSIN OLSUNLAR EN ZENGİNİ, ALLAH BİZE YETER. Gerisi keskin sirke. Hakkınızı Helal edin.


Gerçek insan olabilmek çokta zor değil,

17 Nisan 2015 Cuma

Cuma Hutbesi - Dünya Bize, Biz Birbirimize Emanetiz ( 17.04.2015 )

Bismillshitrahmanirrahim

Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle insanlık olarak hepimiz büyük bir aileyiz. Hz. Âdem ile Havva’nın çocuklarıyız. Bizi yoktan var eden, hilkatte eş, dinde kardeş kılan, hayat nimetini bizlere lütfeden Yüce Allah’ın kullarıyız. Her insan saygındır, mükerremdir, özeldir. Dili, rengi, cinsiyeti ve milliyeti ne olursa olsun her insanın canı, haysiyeti ve malı dokunulmazdır. 


Aziz Müminler! Rabbimiz, bizleri konuşma, görme, işitme gibi yeteneklerle donattı ve yeryüzünün imarıyla sorumlu kıldı. Bizi aynı toprağın üstünde ve aynı gök kubbenin altında bir arada ve insana yaraşır bir şekilde yaşama imtihanına tabi tuttu. İçinde yaşadığımız âlemi bize, bizi de birbirimize emanet etti. Böylesi ağır bir yük omuzlarımıza yüklenmişken, birlikte yaşama konusunda zaman zaman ciddi zaaflar gösterebiliyoruz. Etnik, dinî, mezhebî ve meşrebî farklılıklar, bazen çatışma nedeni olarak görülebiliyor. Farklı görüşlere tahammül ve anlayış göstermek ne yazık ki, çoğu zaman sadece dilde kalabiliyor. İnsanların birbirlerini daha az anladığını hatta bazen hiç anlayamadığını üzülerek müşahede ediyoruz. Hemen her gün, merhamet ve şefkatin yerini kin ve nefretin, dostluk ve kardeşliğin yerini düşmanlık ve husumetin, içtenlik ve samimiyetin yerini riyakârlık ve gösterişin aldığından yakınıyoruz. 

Kıymetli Kardeşlerim! Her aile içinde küçük ya da büyük anlaşmazlıklar olabilir. Topyekûn insanlık ailesinin de her konuda uyuşması, problemlerden uzak bir bütünlük ve birlik sergilemesi elbette mümkün ve gerçekçi değildir. Ancak çatışmanın, çekişmenin, ötekileştirmenin, ezmenin, üzmenin, hor görmenin, yok saymanın, dünyayı ve hayatı hepimize yaşanamaz kıldığı da bir gerçektir. Oysa birlikte huzur ve güven içinde yaşayabilmenin ahlakı ve hukuku Yüce Rabbimiz ve Efendimiz tarafından insanlığa takdim edilmiştir. Kerim Kitabımızda; “Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı.”1 buyurulmaktadır. Böylece farklılıkların ilahi kudret ve hikmetin, imtihanın birer parçası olduğu hatırlatılmaktadır. Peki buna rağmen dünyayı daha güzel, yaşanabilir hale getirmek çok mu zor gerçekten? Dürüstlüğü, adaleti, sabrı ilişkilerimizin mihveri yapmak, gökdelenler inşa etmekten, şirketler kurup yönetmekten daha mı zor? Saygıyı, nezaketi, merhameti, paylaşmayı hayatımıza hakim kılmak, hayal ötesi buluşlara imza atmaktan, uzayın derinliklerinde incelemeler yapmaktan daha mı külfetli? Kin ve nefret duygularını, hırs ve intikam arzularını parçalamak, atomu parçacıklara ayırmaktan daha fazla mı çaba gerektiriyor? Yüreklerde sevgi, muhabbet, şefkat üretmek, kocaman fabrikalar kurup silah üretmekten daha mı masraflı ve zahmetli? 

Kıymetli Kardeşlerim! Efendimiz (s.a.s)’in Ensar ve Muhacir arasında tesis ettiği destansı kardeşlik hala diriliğini zihinlerimizde muhafaza etmektedir. Bu kardeşlik sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve özveri temellidir. Geliniz, Efendimizin sahip olduğu ve ümmetine öğrettiği bu kardeşlik ve birlikte yaşama ahlakını hayatımıza ne kadar yansıtabildiğimizi hep birlikte sorgulayalım: Rahmet Elçisi (s.a.s), “Mümin, cana yakın kimsedir. İnsanlarla dostluk kurmayan, kendisiyle dostluk kurulamayan kimsede hayır yoktur.”2 buyuruyor. Peki bugün bizler, hiçbir kaygı gütmeksizin sevgi ve muhabbetle gönüllerimizi birbirimize açabiliyor muyuz? Aramızdaki kardeşlik bağlarına sımsıkı tutunabiliyor muyuz? Efendimiz (s.a.s), kardeşimize tebessüm etmemizin dahi sadaka olduğunu3 haber veriyor. Peki, bunu ne kadar yerine getirebiliyoruz? Yoksa ihtiraslarımızı önceleyerek hem kendimizi hem kardeşlerimizi böylesi bir güzellikten mahrum mu bırakıyoruz? Allah Resûlü (s.a.s), “Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edenin davetine icabet edin. Size bir iyilik yapana karşılığını verin.”4 buyuruyor. Peki, zorda, darda kalanlara yalnızca Rabbimizin rızasını umarak yardım elimizi uzatabiliyor muyuz? Yoksa her bir yetimi, öksüzü, sahipsizi, yoksulu rahatımızı kaçıran bir yük olarak mı görüyoruz? 

Kardeşlerim! “Kendinizi beğenip temize çıkarmayın. Kimin takva üzere olduğunu O çok iyi bilir.”5 ayeti gereğince kendimizi hesaba çekip eksiklerimizi telafi etmeye mi çalışıyoruz? Yoksa hata ve kusurlarımızı görmezden gelip, kalpler kırıp, onurlar mı çiğniyoruz? Aile ve akraba münasebetlerimizde, komşuluk ilişkilerimizde, arkadaşlıklarımızda, işyerlerimizde, trafikte, çarşıda, pazarda, ticaretimizde, kısacası günlük hayatın akışı içinde, çoğu zaman öfkemize yenik mi düşüyoruz? Kardeşlerim! Önümüzdeki hafta farklı bir maneviyat iklimi olan üç aylara gireceğiz. Gelecek Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Regaip kandilini idrak edeceğiz. Regaip kandili vesilesiyle, kardeşlerimize olan rağbetimizi, sevgi ve muhabbetimizi, sadakatimizi bir kez daha gözden geçirelim. Beraberce huzur içinde yaşayabilmek adına saygı, hoşgörü, merhamet ve adalet başta olmak üzere ahlakî erdemleri hayatımıza hâkim kılmak için gayret gösterelim. Kendimize nasıl muamele edilmesini istiyorsak başkalarına da öyle muamele edelim. Unutmayalım ki; dünya bize, biz birbirimize emanetiz! 

1 Mâide, 5/48. 
2 İbn Hanbel, II, 40. 
3 Tirmizi, Birr ve Sıla, 36. 
4 Ebû Dâvûd, Zekât, 38. 
5 Necm, 53/32. 
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü