Bu Blogda Ara

Çevre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çevre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mart 2015 Çarşamba

Tabiatı ve Çevreyi Koruma İslâmi Bir Görevdir. 4.Bölüm Ağaç ve Yeşil

Bismillahirrahmanirrahim

Yeşil

Dinimiz ağaç dikmeye ve ormanlarımızın korunmasına büyük önem verir. Yeryüzünü süsleyen çeşit çeşit ağaçlar ve ormanlar yüce Allah’ın insanlara bir nimeti, bir lütfudur. Yüce Rabbimiz göklerde ve yerde olan her şeyi insanların istifade etmesi için yaratmıştır. Ağaçlar ve ormanlar da bunlardan biridir. Ağaçların ve ormanların insanlara çok yönlü faydaları vardır. Meyveli ağaçların her mevsim değişik ve leziz meyvelerinden istifade ederiz. Ormanlarımıza gelince onların faydalarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

a) Ormanlar hava kirliliğini önlerler, iklimi değiştirirler, havayı temizlerler. Ormanlar dünyamızın oksijen deposudur. Bir ağaç saatte iki kilo karbondioksit emerek havayı zehirli gazlardan temizler. Aynı zamanda iki kilodan fazla oksijen vererek hayata hayat katar.

b) Bulunduğu bölgeye yağmurun yağmasını sağlar.

c) Toprağımızın aşınmasını önler, erozyona mani olur.

d) Yağan yağmurları tutarak sel baskınlarını önler, gövdesi ve dallarıyla şiddetli kasırgalara siper olur.



e) Yakıt olarak, kapı, pencere gibi ihtiyaçlarımızı karşılamada, sanayide, gemi yapımında v.s. yararlanılır.

f) Manzarası ile insanı huzur ve sükûna kavuşturur. Gözümüze güzellik, gönlümüze neşe sunar.

Kısaca ağacından, görünüşünden, gölgesinden, temiz havasından istifade ederiz.

Kur’an-ı Kerim’de Ağaç

Kur’an-ı Kerim’de “şecer”, “şecera” kelimeleri 26 yerde, bahçe anlamındaki “cennet-cennât” 147 yerde, aynı anlamdaki “firdevs” 2 yerde, hurma ve hurmalık anlamındaki “nahi-nahîl” 20 yerde, meyve anlamındaki “fâkihe-fevâkih” 25 yerde, aynı anlamdaki “semer, semera-semerât” 22 yerde, üzüm anlamındaki “ıneb-a’nâb” 11 yerde, “zeytûn” 4 yerde ve nar anlamındaki “rummân” üç yerde geçmektedir.

Yüce Allah mü’minlerin ahiretteki yurduna Cennet ismini vermiştir. Cennet bol

ağaçlık, yeşillik yer demektir. 
Bahçelerin en güzeli içerisinde suyu bulunan, şırıl şırıl suyu akan bahçelerdir. Onun için çeşitli âyet-i kerimelerde âhiretteki cennet tasvir edilirken “altlarından ırmaklar akan cennetler…” ifadesi kullanılır. Demek ki insan böyle yerde mutlu oluyor, huzura kavuşuyor. Öyle ise dünyamızı da cennet gibi yeşillendirmeliyiz. Yeşile sahip çıkmalıyız, ormanlarımızı korumalıyız.


4.Bölümün Sonu

Kaynak: http://www.islamdahayat.com/


Tabiatı ve Çevreyi Koruma İslâmi Bir Görevdir. 3. Bölüm Temzlik

Bismillahirrahmanirrahim

Temizlik

İslam dininin en bariz vasıflarından biri de temizliğe büyük önem vermesidir. Gerçekten yüce dinimiz İslâmiyet maddi ve manevi temizliğe büyük önem verir. Öyle ki temizliği imandan kabul eder. Müslüman’ın her bakımdan içinin ve dışının,elbisesinin ve etrafının, evinin ve sokağının temiz olmasını ister. İslam dini kadar temizliğe önem veren hiç bir din yoktur.

Kur’an-ı Kerim’de:

اِنَّ اللهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ

“Şüphe yok ki Allah tevbe edenleri ve temizliğe dikkat edenleri sever.”(9). buyrulmuştur.

Vahyin ilk yıllarında inen Müddessir sûresinin baş tarafında Peygamber Efendimize hitaben şöyle buyurulur:

- يَآاَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ- قُمْ فَاَنْذِرْ- وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ- وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ- وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ

“Ey örtüsüne bürünen peygamber! Kalk insanları uyar. Sadece Rabbini yücelt ve elbiseni temiz tut. Azaba götüren kötü şeylerden sakın.”(10).

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’de hadis-i şeriflerinde:

ﺍﻟﻂﻬﻮﺭ شَطْرُ اﻻيمان


“Temizlik imanın yarısıdır.”(11),


“Şüphesiz ki Allah temiz(nazif)’dir ve temizliği sever.”(12), “İslam temizdir. O halde siz de temizleniniz, zira cennete ancak temiz olan girer.”(13)buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir.


Dinimizde temizlik ibadetten önce gelir. Günde beş vakit kılınan namazın şartlarından biri de gerektiğinde yıkanmak ve abdest almaktır. İşte bu sebeple fıkıh kitaplarımızla “sünen” denilen hadis kitaplarımızın ilk bölümü taharet/temizlik konularıyla ilgilidir.

Temizlik, sağlıklı yaşamanın da ilk şartıdır ve her türlü sağlığın garantisidir. Zira sağlık kurallarının başında temizliğe riayet etmek gelir. Temizliğin olmadığı yerde önce bedeni, sonra da rûhî hastalıklar baş gösterir.


Çevre temizliği, insan ve diğer canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri için çok önemlidir. Herkes kendi evinin önünü temizlerse bütün mahalle ve sokaklar temiz olur.Üzerinde yaşayabileceğimiz başka bir dünya olmadığına göre bize düşen görev elimizden geldiği kadar çevremizi, dünyamızı daha temiz, daha yaşanabilir bir halde tutmaktır.

Milletimiz temizliğe büyük önem verirdi. Onun için bir atasözümüzde: “Aslan yatağından belli olur.” denilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman zamanında İstanbul’a gelen bir Alman Rahibi 1560 yılında yazdığı bir eserde: “Buradaki temizliğe hayran oldum. Burada herkes günde beş defa yıkanır. Sokaklarda pislik yoktur. Satıcıların elbiseleri üzerinde ufak bir leke bulunmaz. Ayrıca ismine “hamam” dedikleri ve içinde sıcak su bulunan binalar vardır ki, buraya gelenler, bütün vücutlarını yıkarlar. Hâlbuki bizde insanlar pistir, yıkanmasını bilmezler.” demektedir. Avrupa da yıkanmak ancak, asırlar sonra öğrenilmiştir. 

Müslümanlar camilere, evlere ayakkabı ile girmez. Halılar, döşemeler tozsuz, temiz olur. Onun için mikrop ve hastalık bulunmaz.



Fransızların dünyaya övündükleri Versay sarayında bir hamam yoktu.(14)


Bizim aziz milletimiz ihtişama ve gösterişe hiçbir zaman önem vermemiştir, çok çalışıp alçak gönüllüğü elden bırakmamış, elinden ekmeğini alana ses çıkarmamıştır, kavgaya meyilli değil barışa ve insanlığın şanına yakışır yaşamaya değer vermiştir ama çocuklarımızın çocukları gösteriş meraklılığı içinde üstelik saygıdan edepten yoksun, değerlerini unutmuş. Çevre hiç hiç umrunda olmadan yaşamayı kendine ilke edinmiş gibi yaşaması korkutucu, Bizim çocuklarımızın bu denli yaşamaya iten nedir? Nereden geldiğini Unutmak Olabilir mi?



  9 - Bakara Sûresi: 2/222.
10 - Müddessir Sûresi: 74/1-5.
11 - Müslim, Tahare, 1
12 - Tirmizî, Edeb, 41.
13 - Keşfü’l-hafâ, 1, 288.
14 - Türkiye Gazetesi, 1/10/986.

3. Bölüm Sonu

Kaynak: http://www.islamdahayat.com/

17 Mart 2015 Salı

Tabiatı ve Çevreyi Koruma İslâmi Bir Görevdir. 1.Bölüm

Bismillahirrahmanirrahim

Yüce Allah her şeyi yerli yerince yaratmıştır. Kâinatta fevkalade bir düzen, ahenk ve denge vardır. İnsana düşen kâinattaki bu eşsiz düzeni, ahengi ve dengeyi korumak, bunları bozacak ve tahrip edecek tutum ve davranışlardan sakınmaktır.

Kainattaki bu eşsiz düzeni Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle belirtir:

اِنَّا كُلَّ شَىْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ

“Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye, bir düzen ve plana göre yarattık.”(1).

وَاْلاَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَاَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِىَ وَاَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ شَىْءٍ مَوْزُونٍ- وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ عِنْدَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ اِلاَّ بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ- وَاَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا اَنْتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ

“Yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattık. Oraya sağlam dağlar yerleştirdik.

Orada herşeyi belli bir ölçüde bitirdik. Orada sizin için ve rızıklarını sizin vermedikleriniz için geçim yolları yarattık. Her şeyin hazinesi bizim katımızdadır. Biz onlardan ancak belli ölçülerde veririz.”(2

وَالسَّمَآءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ- اَلاَّ تَطْغَوْا فِى الْمِيزَانِ- وَاَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلاَ تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ

“Allah göğü yükseltti ve ölçüyü ortaya koydu. Ölçüde aşırı gidip dengeyi bozmayın. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.”(3).

Çevreyi kirletip evrenin düzenini ve dengesini bozan insanoğludur. İnsan yaratıkların en şereflisidir, eskilerin ifadesiyle eşref-i mahlûkâttır. Gökler, yer ve bunlar arasında bulunan her şey insan için yaratılmıştır. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de çeşitli âyet-i kerimelerde şöyle belirtilir:

اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِى السَّمَوَاتِ وَمَا فِى اْلاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِى اللهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلاَ هُدًى وَلاَ كِتَابٍ مُنِيرٍ

“Görmüyor musunuz ki Allah göklerde ve yerde bulunan şeyleri size boyun eğdirdi. Üzerinizdeki nimetlerini açık ve gizli olarak tamamlayıp bol bol verdi.”(4).

اَللهُ الَّذِى سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِىَ الْفُلْكُ فِيهِ بِاَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ- وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِى السَّمَوَاتِ وَمَا فِى اْلاَرْضِ جَمِيعًا مِنْهُ اِنَّ فِى ذَلِكَ لاَيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

“Gemiler, emriyle içinde akıp gitsin, siz de lütfundan nasibinizi arayasınız ve şükredesiniz diye denizleri sizin hizmetinize veren Allah’tır. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi tarafından sizin hizmetinize vermiştir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir kavim için nice ibretler vardır.”(5).

اَللهُ الَّذِى خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضَ وَاَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِىَ فِى الْبَحْرِ بِاَمْرِهِ وَسَخَّرَ لَكُمُ اْلاَنْهَارَ- وَسَخَّرَ لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَائِبَيْنِ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ

“Gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkaran, buyruğu ile denizde akıp gitmesi için gemileri emrinize veren, ırmakları hizmetinize hazırlayan Allah’tır. Size devamlı faydası olan güneşi ve ayı hizmetinize veren, gece ile gündüzü de size hizmet ettiren yine Allah’tır.”(6).

هُوَ الَّذِى اَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً لَكُمْ مِنْهُ شَرَابٌ وَمِنْهُ شَجَرٌ فِيهِ تُسِيمُونَ- يُنْبِتُ لَكُمْ بِهِ الزَّرْعَ وَالزَّيْتُونَ وَالنَّخِيلَ وَاْلاَعْنَابَ وَمِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ اِنَّ فِى ذَلِكَ لاَيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

“Sizin için gökten su indiren Allah’tır. O sudan içersiniz, hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla biter. Allah onunla sizin için ekin, zeytin, hurma, üzümler ve her çeşit meyvelerden bitirir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır.”(7).

Görüldüğü gibi gökler, yeryüzü, denizler, güneş, ay, gece, gündüz, yeryüzünde biten ekinler, zeytin, hurma, üzümler ve her çeşit meyve ve bitkiler insanlar için yaratılmıştır.

İnsanoğlu, emrine sunulan bu nimetlerden ancak çevreyi koruyarak istifade edebilir, çevreyi kirleterek, tahrip ederek istifade edemez.





1- Kamer Sûresi: 54/49.
2- Hicr Sûresi: 15/19-21.
3- Rahmân Sûresi: 55/7-9.
4- Lokman Sûresi: 31/20.
5- Câsiye Sûresi: 45/12-13.
6- İbrâhim Sûresi: 14/32-33.
7- Nahl Sûresi: 16/10-11



1.Bölümün Sonu

Kaynak: http://www.islamdahayat.com/