Bu Blogda Ara

23 Kasım 2015 Pazartesi

Hz. Peygamberin Hayatı

Peygamberliğin Son Bulmasıyla İlgili Deliller

Peygamberliğin hakikati ve hikmetini bilen bir kişi için peygamberlerin her gün doğmadığını anlamak zor değildir. Ayrıca, her zaman ve her devirde, her milletin bir peygamberinin olması şart değildir. Bir peygamber getirdiği talimatı ve mesajında yaşar. Talimat ve mesajı yaşadıkça o da yaşar. Eski çağların peygamberlerinin aramızda yaşadıkları söylenemez. Zira, onların getirdikleri talimat ya tahrif edildi ya da rafa kaldırıldı. Onların getirdikleri ilâhî kitaplardan hiçbiri bugün asıl şekilleriyle bulunmuyor. Adı geçen peygamberlerin
taraftarları bile bugün kalkıp ilâhî kitaplarda herhangi bir değişiklik yapılmadığını iddia edemezler. Kitaplar bir yana, onlar peygamberlerinin siretlerini de unuttular. Önceki peygamberlerin sözleri ve davranışlarıyla hayatları hakkında
bugün hiç bir muteber kitap veya eser bulunmuyor.

Hatta, hayat hikâyeleri şöyle dursun, kesinlikle hangi devirde, hangi yerde,
hangi millet arasında doğdukları, nasıl yaşadıkları, hangi vaaz ve telkinlerde bulundukları, hangi şeyleri yasakladıkları bilinmiyor. Fakat buna karşılık, Hz. Muhammed (a.s.)'in hayatı ve bıraktığı eserlerine bakın. O'nun peygamberliği hâlâ geçerlidir, çünkü O'nun getirdiği talimat ve mesaj yaşamakladır. Getirdiği ilâhî kitap "Kur'an-ı Kerim" hâlâ eski şekliyle karşımızda duruyor. Bir tek harfi, bir tek noktası ve bir tek hareke ve işareti değişmemiştir. Hazreti Peygamber (a.s.)'in mübarek hayatının her dönemi, sözleri, fiilleri hepsi aynen muhafaza edilmiştir. Bugün 1300 yıl geçmiş olmasına rağmen bu kayıt ve yazıların aynasında Hz. Peygamber'i kendi gözümüzle görmüş gibi oluyoruz. Gerçek odur ki, dünyada hiçbir tarihi şahsiyetin tercüme-i hâl'i ve sireti böylesine itina ve ihtimamla korunmamıştır. Hayatımızın hemen hemen her dönemecinde Hz. Peygamber (a.s.)'in mübarek hayatından ders alabiliriz. İşte bu gerçek, Muhammed (a.s.)'den sonra başka.bir peygambere ihtiyaç olmadığının en büyük delilidir. Bir peygamberden sonra başka bir peygamberin gelmesi için sadece üç sebep olabilir:

1. İlk peygamberin talimat ve mesajı kaybolup gitmiş ise, yeni bir talimat ve mesaja ihtiyaç duyulur.

2. Önceki peygamberin talimatı ve mesajı mükemmel değilse onda bazı değişiklik ve ilâveler yapmak gerekir.

3. Önce gelen peygamberin talimatı sadece belli bir millet veya ümmete mahsus ise başka milletlere yeni peygamber gönderilir 8[1].

Bu üç sebepten hiçbiri halen ortada yoktur.

Şöyle ki:

1-Hz. Muhammed (a.s.)'in talimatı hâlâ olduğu gibi duruyor.

[1] Dördüncü bir şık olarak bir peygambere yardımcı olmak için başka bir
peygamberin gönderilmesi düşünülebilir. Ancak Kur'ân-ı Kerîm'de buna benzer sadece iki misal bulunduğu için bunu dördüncü ihtimal olarak ele almadık. Bu iki misalden, Allah'ın belli bir kural olarak dünyaya yardımcı peygamberler gönderdiği sonucunu çıkaramayız. (Mevdudî)

Hz. Peygamber'in hangi dini tebliğ ettiği, ne gibi bir hidayet getirdiği, ne gibi bir hayat tarzı tavsiye ve tasvip ettiği ve ne çeşit adet ve ananelerin yasaklanmasını emrettiğini öğrenmemiz için bütün kaynaklar asıl şekilleri ile duruyor.

Kısacası, Hz. Peygamber (a.s.)'in getirdiği din ve gerçek talimatı herhangi bir değişikliğe uğramamış ve ortadan kalkmamışsa bunları yeniden anlatmak için yeni bir peygamberin gelmesine ne ihtiyaç olabilir ki?

2- Hz. Peygamber (a.s.) vasıtasıyla dünyaya İslâmiyet mükemmel şekliyle öğretilmiştir. Bu mükemmel din ve hayat nizamına herhangi bir şey ekleyecek veya fazlalığı azaltacak bir nebiye ihtiyaç duyulmadığı için başka bir nebi de
gönderilmeyecektir.

3- Hz. Peygamber efendimiz (a.s.) şu ya da bu millet için değil bütün dünyaya nebi olarak gönderilmiştir. Getirdiği talimat ve mesaj bütün insanlığa yetecekti. Dolayısıyla başka herhangi bir millete bir nebinin gönderilmesine gerek yoktur.
İşte bu sebeplerden dolayıdır ki Hazreti Peygamber'e "Hâtim'ün Nebiyyin" (Nebilerin Sonuncu, Peygamberliğe Son Veren) denilmiştir.

Yani, Hz. Muhammed (a.s.), peygamberlik silsilesini sona erdirmiştir. Dünyanın artık başka bir nebiye ihtiyacı yoktur. Sadece Rasulü Ekrem'in yolunu takip eden ve bu yola başkalarını davet edenlere ihtiyaç vardır. Bu İnsanlar Hz. Muhammed (a.s.)'in talimatını anlayıp tatbik edebileler ve böylece Rasûlullah'ın getirdiği kanunlara dayalı bir yapıya işlerlik kazandırabilirler

Gelecek Konu:Bütün İnsanlığın Hidayet Yolu

Hiç yorum yok: